29 Haziran 2012 Cuma

Raspberry Road

DSC_0276
Raslantiya, sansa inaniyorum. 2 sene once Londra'da bir arkadasim vesilesiyle tanistigim Defne ile bu sene yine ayni donemde Londra'dayiz, sans. Bugun ise hem benim, hem onun favorilerinden biri olan Camden Townaydi yolculuk. Rolling Stones tshirtu, tik. Siyah postallar, tik. Kot ceket, tik. Fotograf makinasi, tik tik. Camden ruhuna uygun, hafif karamsar hava, 3.gunden kendini gosterdi. Frambuazla yapilan kahvalti ile baslayan gun, Camden Town'da boyle devam etti...

Madonna'nin favorisi ROCKIT Vintage'dan, All Saints'e kadar her tarz magazanin altini ustune getirdik. American Appeal oje ve Oxford ayakkabilarina, kesfettigimiz seker dukkanindaki beyin lolipoplari ve Willy Wonka cikolatalarina bayildik! Her ne kadar iki tane lomografi kamerasina sahip olsamda analog fotograf mekanizmasi hakkinda ciddi bir bilgiye sahip degilim, keske anlasaydim da analog bir pentax kapabilseydim :) Unutmadan kisa kesik kircilli kot sort alma gorevi tamamdir, darisi guzel bir siyah cantanin basina...

Believe in luck and moments. Two years ago, I meet Defne, she was a friend of my friend. We had great time together. This couple of months, we are both lucky to meet in London again. So, today we meet for a trip to Camden Town, one of our favorites. Rolling Stones tshirt, check. Oxs boots, check. Denim jacket, check. Camera, check check. With a breakfast which contains only raspberries, the journey started...

DSC_0253DSC_0165DSC_0259DSC_0247DSC_0249DSC_0237DSC_0230DSC_0235DSC_0219DSC_0282DSC_0252
DSC_0205DSC_0191DSC_0192DSC_0204DSC_0203
DSC_0169DSC_0168
DSC_0202

28 Haziran 2012 Perşembe

Hit The Road Jack!

DSC_0112
Daha dun Londra'ya adimimi atmis olmama ragmen, ikinci gununde bu kiz neden Oxford'daymis dediginizi duyar gibiyim.. Her ne kadar istedigi puan yeterince yuksek olsada Ingiltere'de olup, Oxford Universitesinin kampus gunu kacirilmazdi. Sehir olarak hic Londra'yi andirmayan, mimarisiyle kendini cok huzurlu hissettiginiz Oxford tam bir universite sehri. Yeterli sayida magazanin, kaliteli yemegin, kolej publarinin; yuz olcumu kucuk olmasa da, sanki yarim saatte sehiri turlarmis gibi hissettigin bir bolge burasi. Her 5 dk'da bir otobusun dar sokaklardan gecitigi, uzun mesafeler icin yurumenin zor oldugu ama bisikletle eglenceli hale gelen yollar halkin, ogrencinin ilk tercihi. Soylemeden gecemicem okuluna, evine, isyerine bisiklet mesafesinde olan insanlari hep kiskandim, hep kiskanicam. Sehrin Ingiliz dokusuna bayilmamin buyuk bir sebebi de Oxford kolej binalari. Universitenin 15ten fazla koleji var, ve kolej binalari sehire yayilmis konumda. Ben iki tanesini gezebilme sansi bulabildim, bunlardan biri de icinde Fine Arts departmanini bulunduran Ruskin School of Art'ti. Departman binasina girdiginizdeki koku ve duvar calismalari sizi mest etmeye ve Oxford'lu olmaya cagiriyor. Butun bu kolej ozellikleri bir yanda dursun, genclerin aileleriyle birlikte guzel giyinip universitenin departmanlarini gezme merasimi de beni cok etkiledi. Tipik bir Ingiliz ailesi kolejlerin 'open day' (kampus gunu) ine beraber gidiyormus, bunu da ogrenmis oldum. 

Kendime not 1. Ciddi anlamda yagmur yagmadikca, hava kapali olmadikca, heyecan yapip yagmur botu giymek YOK! Sonra 'hafif' sicakta insanlari elbiseyle rahat rahat dolasirken gorunce oflayi[, puflama.
not 2. Her turistin, yerlinin severek alisveris yaptigi, benimde daha once BURADA bahsettigim Primark kendini gelistirmis, artik kabinlerde istersen 30 dk giyin soyun, sira bile beklemeden bunu yapabiliyorsun.
Alisveris icin ise en iyi Primark, Wood Green'deki.

Even if I just got landed to London yesterday, today was the 'open day' of Oxford University. So ,hit the road jack ;)! Even if my GPA is not enough for a university like that, it would be shame to not to attend. I really adore Oxford because of its beautiful architecture, mini streets, college pubs and local people. Because of the number of colleges was high, I only visited 2 colleges of Oxford and one was Ruskin School Of Art which includes Fine Art Department. Hope you'll like the photos :)!
DSC_0083DSC_0106DSC_0088
DSC_0062DSC_0054DSC_0064DSC_0065DSC_0068DSC_0069DSC_0072
Ruskin School Of Art Kutuphane/ Library
DSC_0078DSC_0081
DSC_0107DSC_0108DSC_0080DSC_0085
Fotografcinin fotografi da bu postta yoktur... :( Anlik fotograflar icin, instagram ve twitter'da @bayanmor .
Tum fotograflar, Ada Dileksiz.

16 Haziran 2012 Cumartesi

WED TRIAL

DSC_0245
Belki fazla elestirel olacak ama su ana kadar spontane, gercek gulumsemeleri yakalayan, ozgun veya eglenceli dugun fotograflari ceken bir kac kisiye rastladim. Kolay oldugunu dusundugumden degil ama daha iyi yapilabilecegine olan inancimdan konuya biraz simarik bakardim. Dugun fotografciligini deneyimlemek, ya bir yazimi ona ayirmakla olacakti ya da kendimi rahat hissedebilecegim bir yakinimin dugununde. Gel zaman git zaman, bir turlu zaman denk dusmedi. Benimde bu hayalim rafta kaldi.
Derken, hayat hem bana hem gelinimize guldu :) Ben fotograflarimla o da yeni hayatiyla mesut oldu...Simdide dugun fotograflarini sizle paylasmanin tam zamani; bu deneyimden sonra dugun fotografciliginin ne kadar zor oldugu anlasildi, ama yinede klismemis fotograflar cekmek icin umut var!
Begenmeniz dileyigle...

I always wanted to shoot a wedding, wanted to take photos which are full of creativity and sponteneous. Even though I was bored of classic wedding photography, after this experience I realized that it's something hard to catch real smiles, when the crowd is going crazy :D But I guess there is still hope for me and my wedding photography :)
Hope to shoot craziest wedding scenes ever in the future!

DSC_0249
DSC_0200
DSC_0156
DSC_0287
DSC_0165
DSC_0250
DSC_0197
DSC_0290
DSC_0102