26 Kasım 2011 Cumartesi

Buda & Pest

Son zamanlarda kendi amatör girişimlerim sonucu videonun gücünü keşfettiğimde, sadece paylaşmak adına gittiğim şehirlerin videolarını çekmeye karar verdim. Bu girişimin ilk meyvesi ise Budapeşte oluyor. Budapeşte hakkında diğer yazılar yolda olsun, siz bu videoyu izleyip kendinizi Macaristan'da gibi hissedin. Videonun arka planında lemon tree, Budapeşte'nin dokusuna çok uyarken; sonbaharda gezdigim hafif soğuk yüzlü fakat solmuş yaprakların renkleriyle sizi sıcak hissettiren Buda ve Peşte'de dikkatimi çekenler bu videoda saklı.. Umarım yürürken, takside giderken, koşarken cektigim bu titrek videolarin birleşimi sizi tatmin ve mutlu eder (zira titrek görüntüler videoya farklı bir hava kattı).

I realized the power of video so late that I just can't get enough! So I've decided that I should record some clips while doing trips to different countries. My first video is about Buda & Pest.While I'm writing the other posts about there, you can feel the rhytm of Hungary. The song of the video is Lemon Tree. Enjoy Buda & Pest. Hope that you'll like the little movie clip that I make while running or walking around in Budapest.



iyi pazarlar!
happy sundays!

Budapest 2011 from bayanmor on Vimeo.

24 Kasım 2011 Perşembe

Little Tips For Interior Design - Bedrooms

812750668_tRZwK-XL
Bu aralar kafamı dekorasyona taktım.. Yaklaşık 5-6 yıldır yatak odamın aynı dekorasyona sahip olmanın bunalmışlığı ile midir bilinmez ama son bir kaç haftadır kendimi sürekli stumbleupon'da interior design kategorisine bakarken buluyorum. Yumuşak turuncu tonunda duvarlara sahibim, huş ağacı kocamaan gardolabım ve kütüphanem var. Tabi zamanında bir kaç ufak fikirle odamı şirinleşmeyi başarmıştım ama beni bunaltmaya başladılar. Aklımda ise;
  • odamı ne bej diyebileceğim ne yeşil diyebileceğim bir tona boyatmak,
  • hafif minimal kıvrımlara sahip mobilyalar,
  • rahat bir ortam, sıcak renklerle cart renklerin birleşimi gibi bir kompozisyon var.
Ben stumble'lamaya devam edeyim, sizde bu görsellerden ilham almaya bakın ;) Odamda ve kafamdaki karmaşa bitince, önce ve sonra postu yapacağım, bakalım güzel olacak mı? Bakalım beğenecek misiniz?

Her zaman güvenebileceğiniz bir kaynak olarak, http://www.houseofturquoise.com/
Unutmadan bir duyuru: Turkcell Blog Ödüllerine katıldım, sol üst bardan bana oy verebilirsiniz :)

These days I'm obsessed about interior design. I guess that I'm little bit OVERbored with my bedroom's design, because last few days I stumble! interior design more than fashion :S. So that, here's what I've decided on; I'll have new library and desk which has some minimalistic way. Also I'm thinking about a sofa for relaxing & reading books & chat with my friends. So, while I'll keep stumbling , you can check out these adorable photos and get inspired ;).

After my room makeover is over, I'll let you know ;)
Also, as a decoration source you can always count on http://www.houseofturquoise.com/

i-s5qLgZC
735693941_V5fBs-O
colorful-wallpaper-on-one-wall-7-500x391
735693954_2tZJL-O
i-785t2ph
i-p9HmLHz
i-fxpPZqG
decoration
i-gqLwLZp
i-vW2DMfz
İyi Haftasonları
Have a Nice Weekend :)

12 Kasım 2011 Cumartesi

10 Kasım 2011 Perşembe

Vibrant Monochrome

Siz de siyah&beyazın bazı fotoğrafları daha anlamlı kıldığını düşünenlerden misiniz?
Do you also, think that black&white has an different effect on some pictures?

*Fotoğraflar tarafımdan çekilmiştir ve tüm hakları saklıdır.
*All photos are taken by me and they've copyrighted.

DSC_1064
Carpet
DSC_1054
DSC_1037
DSC_1031
DSC_1028
DSC_1023
DSC_0980
DSC_1021
DSC_0996
DSC_1003
DSC_1016
DSC_1027
DSC_1034
DSC_1047
DSC_1029
DSC_1058
DSC_1062
DSC_0991
DSC_1009
DSC_0993

Şimdiden iyi haftasonları...
Have a nice weekend...

6 Kasım 2011 Pazar

How To Spend A Lazy Day

Bayramın ilk gününü atlattık ya, tatlı telaş geçti, önümüzde 3 günlük tatil var miskin miskin oturabileceğimiz :) O zaman yarın kendinize bir güzellik yapın ve şimdi fısıldayacaklarıma kulak verin. Güne güzel bir kahvaltıyla başlayın: bu demektir ki sabahınızı pancake'ler ile taçlandırın. Hayatınızda en kolay şekilde yapabileceğiniz pancake tarifi ise aşağıda..

First of all make yourself the best pancake ever! It's really important how you start to your day.
* ( Bu tariften 6 pancake çıkabilir )
1 Yumurta
1 Bardak Süt
İki Parmağınızla Azıcık Serpiştirebileceğiniz Şeker ve Tuz
Un
Yağ (Zeytinyağı bile olur)

*Yumurtayı, sütü, bir iki damla yağı, şeker ve tuzu bir kase içinde iyice karıştırın. Yumurtanın beyazı karışımla iyice karışıncaya kadar. Sonra bu karışıma boza kıvamına getirene kadar un ekleyin. Unu azar azar ekleyin ve bu sırada karıştırmaya devam edin. Tavaya bir iki damla daha yağ ilave edin ve karışımınızı tavaya dökün. Karışımı istediğiniz boyut ve kalınlığa göre tavaya yaymayı unutmayın ;)

Tatatatatataaaam :) Ve sonuç... Ben pancakelerimi ince yapmayı seviyorum ama siz amerikan usülü kalın bir şekilde pişirebilirsiniz. Üstüne pınar beyaz ve frambuaz reçeli ise en sevdiklerim :) Ballı kaymaklı, farklı reçel çeşitli şekillerle kendi favorinizi de yaratabilirsiniz ;).

Sonra günün ilerleyen saatlerinde derginizi (bu ay moda dergilerinden sadece Vogue'u başarılı buldum), kitabınızı ( Ve Steve Jobs Apple'ı yarattı - yeni başlayacağım ) alın, yeşilçayınız eşliğinde okuyun. 
Öğleden sonra ise bir film iyi gider eğer önerdiğim, Factory Girl yada Almost Famous'ı izlemediyseniz, birkaç saatinizi bu muhteşem filmlere ayırın. Filmlerin eleştirileri için üstlerine tıklamayı unutmayın.

Then launch on your coach and read Vogue or some books with your green tea. Then spend your time as watching movies such as Almost Famous or Factory Girl.
Akşam ise ne isterseniz yapmakta serbestsiniz. Nasıl olsa bütün gün ruhunuzu ve vücudunuzu arındırdınız :) Bu benim bir günlük yenilenme iksirim. Ben yarınımı böyle geçiremeyecek olsam da size öneri olsun çünkü ben yarın sabah hem doğum günü çocuğu, hem Budapeşte yolcusuyum :) Bu bayramda bana iyi gelecek anlayacağınız :) Bol bol fotoğraf çekeceğim; Budapeşte izlenimlerimi merak edecek olursanız, ileriki günlerde blogu kontrol etmeyi unutmayın...Herkese iyi bayramlar, iyi tatiller :)

Mission is completed! Now you're clean and untired. Spend your night as what ever you want to do but your will be open minded, because of the schedule you went through at your lazy day.

4 Kasım 2011 Cuma

When Andy Met Edie Life Imitated Art.

Zengin bir aileden gelen, duru bir güzelliğe sahip bir genç kız ve onun umutla dolu kalbi, sanata olan açlığı ve dahası... Ve bir gün hayatında eksik olan heyecana kavuşmak için New York'a taşınır. İlerleyen günlerde ise sanat aşkı vasıtasıyla bir sergide Andy Warhol ile tanışır ve hayatı değişir. Warhol'un ilhamını yansıttığı "Fabrika"sında muhteşem insanlarla tanışır ve bu sanat kokan ortamı çok sever. Warhol'un filmlerinde oynamaya başlar, onun en yakın arkadaşı olur, Warhol'un "süperstar"ı odur. Geceleri beraber takıldıkları çılgın partiler, onu uyuşturucuya alkole alıştırır. Tam bu sırada ise hayatının aşkı ile karşılaşır, Bob Dylan. Fakat Dylan- Uyuşturucu- Warhol üçgeni ona hiç iyi gelmeyecektir. Bence, öngörüşlü Dylan'ı dinlemeyerek hayatının en büyük hatasını yapar..

Ve filmin sonunda onun ölümünü daha önceden belirten ve ölümünden daha çarpıcı olan bu sözler aklınızda kalır.Gittiğim bir partide bir falcı ile tanışmıştım, el falıma baktı ve donup kaldı. Sonra ona şöyle dedim " Biliyorum, benim hayat çizgim kırık. Ve 30 yaşıma kadar bile yaşayamayacağım."  (I went to a party once, and there was a palm reader there and when she looked at my hand, she just froze. And I said to her "I know. My lifeline is broken. I know I won't live past thirty. )

"Factory Girl: Edie Sedgwick"; Andy Warhol'un zamanının sanat anlayışını anlatan müthiş bir film. Ve Edie gibi bir ikonun hayatını tüm gerçekliğiyle gözler önüne seriyor: duyguları, yaşadıkları, hayal kırıklıkları... Ve Edie aşka inanmayıp, dostuna güveniyor. Sonrası ise bir uçurum...

Last night, I watched "Factory Girl". I highly recommend it. It was about a girl whose parents are rich and she is in love with ART. One day she moves into big city, New York and meets with Andy Warhol. It's a story of hope, art, drugs and the decadence.















Unutmadan Edie'nin gardolabına dikkat edilmeli, büyük küpeleri, kürkleri, rock chic tarzı çok çekici. 
İlham almanız dileyiğle...

Finally, don't forget to check on Edie's outfits: Rock Chic style, her furs and big earrings.
Hope that you'll be inspired...